Türkiye’nin egzotik vadisi Saklıkent Kanyonu Türkiye’nin tarihi ve önemli doğa güzellikleri arasında yer alıyor. Çünkü içerisinde bulundurmuş olduğu nehrin nereye ait olduğu hala belirlemiş değil. Muğla ya da Antalya arasında akan bu nehrin asıl hikayesi ise çok gariptir. Çünkü bunu bulan asıl kişi bir çobandır. Çoban bir gün koyunların otlatırken böyle bir güzelliği fark eder. Ancak sorun şudur; hala Muğla’ya da Antalya’ya ait olduğu bilinmiyor. Sadece Türkiye’nin Akdeniz yöresine ait güzel bir kanyon olarak geçiyor.
Saklıkent girişleri ücretlidir, ancak yaz zamanları girmek oldukça sıkıntılıdır. O kadar bilindik bir mekan ki turistlerin akın akın geldiği bir noktadır. Bazı zamanlarda “Rafting” gibi sporlar da yapılıyor. Çünkü akan nehrin üzerinde yapılanlar oldukça gösterişli görüntüleri ortaya çıkartıyor. Bunların yanında nehrin üzerinden giderken kayaların darlığı ki çoğu zaman insanların nefesini kesecek düzeye gelebiliyor. Ancak Türkiye’nin egzotik vadisi Saklıkent Kanyonu araştırmalara göre herhangi bir tehlikeli durumu bulunmayan yerdir. Yalnızca kayaların arasından akan şeffaf derenin üzerinden geçmek gibi de düşünülebilir.
Saklıkent Kanyonu Özellikleri
Türkiye’nin egzotik vadisi Saklıkent Kanyonu üzerinde 2500 yılından kalma kalıntılar buldu. Arkeolojik çalışmaları bunu gösterse de aslında daha eskiye de gidilebilir. Çünkü yapısı gereği bu arkeolojik kalıntıların içerisinde çeşitli mineraller de bulunuyor. Üstelik içilmesi gereken buz gibi suları da bünyesinde bulunduran kanyon denilebilir. Yani buraya gelenler bu sulardan içebilirler ve buz gibi suyun tadını çıkartabilirler. Üstelik girişten itibaren tehlikeli olabilecek ancak yüzme bilenler için herhangi bir tehlike oluşturmayacak durumları da içerisinde bulunduruyor. Girişinde bir asma köprü bulunan yapının egzotik oluşu buradan kaynaklanıyor.
Daha girişinden itibaren başlayan bu yapının egzotiklik kanyonun içerisinde büyüyor. Çünkü bazı yerleri dar, bazı yerler ise geniş bölgeleri içeriyor. Genel olarak gezinti yapmak isteyenlerin de tercih ettiği bölgenin, önemli yapıları var tarihi dokuları da içerisinde bulundurması Milli Park özelliğini de destekliyor. Yani bu kadar tarihi dokuyu ancak Türkiye standartları içerisinde devletin koruması en ideal olan yöntemdir.